April 2024
SunMonTueWedThuFriSat
31123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
2829301234
567891011
 

Türkiye'de Kadın ve Sivil Toplum

Sivil Toplum Nedir?

İlk defa batı ülkelerinde ortaya çıkan sivil toplum, batıda ki mutlak monarşilerin bütün güç ve baskılarına rağmen onların kontrollerinden kaçan ve böylece özerk bir sürecin şekillenmesini sağlayan güçtür.

Ortaçağda batıdaki kentlerde oturan kişiler, zamanla kentli olarak kolektif bir bilinç geliştirmiş ve sivil toplum olgusunun doğmasını sağlamışlardır. Batı monarşileri sivil toplumun izlerini hiçbir zaman tam olarak silememiştir. Sivil toplumda iktidarı dizginleyen bir güç olarak süregelmiştir. 

Bugünkü anlamda sivil toplumun ortaya çıkışı ise batıda sanayi devrimi ile meydana gelen yeni toplumsal ve siyasal arayışların sonucu olmuştur. Batıda Rönesans’tan sonraki gelişmelerin bir sonucu olarak yeni bir siyasal toplum arayışına girişilmiş, bunun bir gereği olarak da ulus devlet, ulusal nitelikli bir din, daha katılımcı ve özgürlükçü bir siyasal yaşam, doğal halden aranmış bir siyasal yapı gibi temalar tartışılmıştır. Zira Katolik kilisesi Rönesans’tan önce yaşamın her alanında olduğu gibi siyasal yaşam ve normlar üzerinde de hegemonya kurmuş ve Katolizm eksenli değerler geliştirmiştir. Fakat daha sonraları bir yandan Luther ve Calvin öncülüğünde başlayan ulusal din arayışı, bir yandan da Machiavelli tarafından başlatılan ulusal devlet arayışlarının etkisi ile yeni bir siyasal yapının temelleri atılmıştır. 

Sivil toplum kavramına Hobbes, Locke ve Rousseau gibi düşünürler değişik şekillerde yorumladıktan sonra bu kavramı bildiğimiz anlamda Hegel kullanmıştır. Hegel sivil toplum ile siyasal topluma arasında bir ayrım yapmış analitik bir düzeyde devlet ve toplum arasındaki çizgileri belirtmiştir. Devletin düzenlediği alanları ve toplumsal ilişkileri siyasal toplum kavramıyla ifade etmiş, geriye kalan özerk alanları ise sivil toplum olarak isimlendirmiştir. Hegel sivil toplumu, bütün bireysel menfaatlerin birbirleriyle çarpıştığı bir savaş alanı olarak tanımlar. Ayrıca ona göre bu bireysel menfaatler bir yandan özel topluluğun menfaatlerine karşı bir yandan da bireysel menfaat ile özel topluluğun menfaatleri devletin düzenlemelerine ve yüksek görüş noktasına karşı mücadele ederler. 

Sivil Toplum oluşumunun tarihinde kısaca söz edecek olursak; bu kavram, ilk defa Demokrasinin beşiğinde, Antik Yunanistan’da o dönemin filozofları olan Platon ve Aristo ile ortaya atıldı. Sivil toplum önce devlet kavramıyla birlikte düşünüldü ve “Polis” (Şehir Devleti) ortaya çıktı. Daha sonraki çağlarda, çağın özelliklerine paralel olarak her kavram gibi sivil toplum kavramı da değişti. Örneğin, Ortaçağ’da Jean Bodin devletle aile birliklerinin ayrı dünyaları olduğunu söyledi ve buna bağlı olarak toplumsal sözleşmeciler, sözleşme anlayışını geliştirdi. Bodin’in aile birlikleri kavramının ardından ise, doğa durumu düşünürleri devleti üçüncü şahıs gibi algıladı ve sivil toplum - politik toplum ikili kimliği ortaya çıktı. Yine aynı dönem düşünürlerinden Hegel, Marx, Gramsci ise, sivil toplum devlete göre tanımlandı. 

XX. yüzyılın sonlarındaki gelişmelerle Doğu Bloğu ülkelerinin çökmesi, liberalizmin yükselişi, küreselleşme, muhalefet hareketlerinin tıkanması sosyal demokrasini gerilemesine neden olarak, özünde sivil toplumun iradesi olan sivil toplum kavramı üzerinde olumsuz yargılar oluşturdu. Bir başka ifadeyle, günümüze kadar gelen bu olumsuz yargılarla, Sivil Toplum kavramındaki esas olan öğelerin mücadelesinde; örgütlülük, kendi kendini üretme, devletten her alanda kopma, şiddete karşı olma, siyasal topluma ya müdahil olma yahut hiç karışmama gibi vurgular kazandı. (Belge, 2003: 2 – 5)

Prof. Dr. Murat Belge’nin Bilgi Üniversitesi Sivil Toplum ve Demokrasi Konferans yazılarından derlenen sivil toplumun tanımından yola çıkarak, gelişmiş ve bilinçli sivil toplum bir ülkenin demokratik varlığının göstergesi ve sivil toplumun siyaset ve kurumlarüstü bir kavram olduğunu söylemek mümkündür. 

Önümüzdeki haftadan itibaren, ülkemizde kadının toplum içerisinde güçlenmesi, kadın girişimciliği, adaylığı ve kadın işgücü istihdamı konularında çalışan belli başlı gönüllü organizasyonlar aktarılacaktır.

Tekipte kalmanız, farkında olmanız dilekleri ve sevgilerimle.

 
Hayata Dokun Derneği Kütüphanesi

Eğitimin sosyal hayatın desteklenmesi gereken yegane unsur olduğunu öngören Derneğimiz, 2012 yılından bu yana; Van, Muş, Tekirdağ, Diyarbakır, Trabzon ve İzmir illerindeki köy okullarına kütüphaneler açmaktadır. Her yıl ortalama 5 kütüphane açan derneğimizin...
DEVAMI...


Jehan Barbur Şarkılarıyla Hayata Dokunuyor Konseri

Sanatçı Jehan Barbur’un Hayata Dokun Derneği yararına verdiği konser İstanbul Bilgi Üniversitesi Mezunlar Derneği desteğiyle 26 Nisan 2013’te Bilgi Üniversitesi Kuştepe Ka...
DEVAMI...


Hayata Dokun’an Üniversiteler

2010’dan bu yana her yıl İstanbul Merkezli tüm devlet ve belli başlı özel üniversitelerde yapılan üniversite öğrencilerine yönelik gerçekleştirilen konferans...
DEVAMI...


Tüm projeler için tıklayınız