November 2024
SunMonTueWedThuFriSat
272829303112
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
1234567
 

Kırmızı Mantarlar

Yaşım 11 falan olmalı. Onun da 6.
Öğrenci olduğum sınıfın kapısı açıldı, okul müdürü “onu” eve götürmemi istedi. “O” benim okulun ana sınıfına başlayalı henüz birkaç saat olmuştu ama ağlıyordu. Yolda bana “Bir daha o sınıfa gitmem.” dedi. Akşam olduğunda öğrendik ki öğretmeni, boyama kitabındaki mantarları kırmızıya boyamasına kızmış.

Kırmızı mantar mı olurmuş efendim, beyaza, sarıya, kahveye falan boyamalıymış mantarları. Bizimki boyamamış. Bu’dur “Onun” anaokulundan terk oluşunun hikâyesi. Okula geri gitmesine zorlanmadığı içindir belki de, yüksek lisans dahi yaptı. Yetinmedi başka okullarda da okudu. Ama okumayabilirdi.
“Onun” kim olduğu önemli değil. “O”, çok yakınımdan, çevresindeki kişilerin kendi kafalarına göre koyduğu sınırlara, yani zoraki otorite konumuna uymak konusunda zorlanan ve de uyamayan zamanının çocuklarından, bugünün yetişkinlerinden biri. Ne zaman okul muhabbeti açılsa aramızda, onun öğretmenini yâd etmeden geçemeyiz.
Öğretmeninin “ona” uyguladığı “şiddet” modeli ise, belki de en “masumlarından”. İhmal, şiddet, aşağılama, yoksun bırakma da şiddetin çeşitlerinden. Prof. Dr. Ferhunde Öktem’in verilerine göre, her bir dakikada 500 çocuk tacize ya da cinsel şiddete uğruyor. Her bir saatte altı çocuk öldürülüyor. Yaklaşık 500-600 çocuk aile içi şiddete tanık oluyor. Her bir saatte 230 çocuk yaralanarak hastanelik oluyor. Şiddet yalnızca fiziksel şiddet demek değil; çocuklara yönelik şiddet vakalarının çoğunluğu çocukların çok yakınındaki kişilerden, yani anne baba, öğretmenler, işverenler, çocuk bakıcıları ve okul arkadaşlarından kaynaklanıyor.
Bir şiddet modeli diğerine nazaran daha çok yakabilir mi insanın canını?
Bence “Evet, yakabilir!”
Aynı çağlardan geçen zıt kutupların bir araya gelmesi daha acıtıcı sonuçlar doğuruyor bence, meselemiz şiddetse eğer. Yani insanın insana ettiğini, kadının kadına ettiğini ve “çocuğun çocuğa” ettiğini kimse kimseye etmiyor bana kalırsa.
Şiddet çocuklara sadece yetişkinlerden geliyor sanmayın yani.
Yaş aldıkça, “zorluklarla mücadele etmek” fikrine alışıyor sanırım insan ama ah o çocukluk yok mu! Yaraların en taze olduğu ve o dönemde alınan yaraların her dem taze kalacağının tecrübeyle sabitlendiği.
O kadar çok duyuyorum ki, annesi tarafından tek başına yetiştirilen çocukların okullarda uğradığı sözlü ya da fiziksel şiddet hikâyelerini. Ya da fiziksel bir farklılığı, “kusuru” olanların diğerleri tarafından uğradığı haksızlıkları… Sırf bu yüzden yine çok yakınımdan zehir gibi bir kız, liseden sonra okumayı bıraktı. “O”, ilk örneğimdeki “O” kadar güçlü değildi belki de. Yaşıtlarının, fiziki görünüşüyle sürekli dalga geçmeleri karşında dik durmaya dayanamadı, kırıldı gitti bahar dalları.
Şiddete uğramak için diğerlerinden “farklı” olmanıza gerek de yok üstelik. Şu yeni çıkan botlardan ayağınızda olmaması da yeterli bir sebep aslında… Ya da dokunmatik bir telefon taşımıyor mu çocuk yanında, AMAN NE BANAL...
Çocuğun çocuğa ettiğini kimse kimseye etmiyor, evet. Stenotiplerin ne olacağına çocuklar karar veriyor artık. Çok acı. Yetişkin şiddetinden daha da acı. Abartıyorsun demeyin.
Sineklerin Tanrısı’nı hatırlar mısınız? Kitabı bilmeyenler, filmi bir yerde yakalamıştır diye düşünüyorum. Diğer versiyonlarını değil belki, ama 1990 versiyonuna bir şekilde rast gelmişsinizdir. Hani bir grup öğrencinin uçağı okyanusa çakılır da, öğrenciler arasındaki “hiyerarşi” giderek sapıtır! İşin ucu “kendi dediğini diğerlerine yaptırma” uğruna cinayet işlemeye kadar varır.
Lütfen izin vermeyin çocuklarınızın diğer çocukların farklılıklarını öldürüp birer katil, birer Sineklerin Tanrısı haline gelmelerine.
Farklılıklar devam etmediği sürece hepimiz birer koyunuz. Sürü egemenliğinde, bazen çobanımız “şu yöne” gideceksin diye güttüğü halde, onu bile dinlemeyip topluca atıyoruz kendimizi uçurumdan. Sürüden ayrılanı kurdun kapacağı öğretildi ya bize, o yüzden herhalde... Güdülmek mevzuna girmiyorum bile!
O yüzden bir sene “işletme” okumak moda oluyor gençler arasında, bir sene “çevre mühendisliği”, bir sene “sinema TV”. Kendi koyunlarını üreten sistemin parçasıyız. Gizli şiddet kullanımı yüzünden görmüyoruz aşikâr oynanan “Sineklerin Tanrısı” oyununu.
Benim de bir oğlum var. Henüz bizi bu tip sınavlardan geçirecek yaşta değil ama şimdiden anlayabiliyorum bunun ne kadar zorlu bir süreç olduğunu. Herkesle benzer bir şeklin içine kendini sokacak taleplerde bulunursa, kim bilir ne kadar zor olacak onu reddetmek… Belki de başarısız olacağım.
Ama bildiğim bir şey var, sineklere tanrı yetiştirmemek için elimden geleni yapacağım. Kendi sahip olduklarının başkasında olmaması halinde çıldırıp canavara dönüşen, etrafını aşağılayan bir çocuk yetiştirmemek için debeleneceğim. Kayıplar var hepimizin hayatında, bir şekilde. Yokluklar var. “Yoktan anlayan” bir evlat yetiştirmek zor zanaat, umarım bana ve isteyen herkese de nasip olur “yoktan anlayan bir evlat” yetiştirmek.
Ödüm kopuyor, sistemin parçası bir koyun ya da sineklere tanrı yetiştirmekten.
Ödüm kopuyor günün birinde, onun boyama kitabındaki mantarları kırmızı ya da ne bileyim turuncu veya mor görememekten, mantarları deli bir renge boyamak isterse pek tabii...
Makalem hakkında, görüş ve önerilerinizi http://www.hayatadokun.net/?page_id=6 sayfasından bana iletebilirisiniz. Hayata Dokun ilke kararları gereğince kimlik ve iletişim bilgileriniz 3. Kişi ve kurumlarla paylaşılmayacaktır.
Sevgi ve Saygılarımla
Gökçe İspi Turan

 
Hayata Dokun Derneği Kütüphanesi

Eğitimin sosyal hayatın desteklenmesi gereken yegane unsur olduğunu öngören Derneğimiz, 2012 yılından bu yana; Van, Muş, Tekirdağ, Diyarbakır, Trabzon ve İzmir illerindeki köy okullarına kütüphaneler açmaktadır. Her yıl ortalama 5 kütüphane açan derneğimizin...
DEVAMI...


Jehan Barbur Şarkılarıyla Hayata Dokunuyor Konseri

Sanatçı Jehan Barbur’un Hayata Dokun Derneği yararına verdiği konser İstanbul Bilgi Üniversitesi Mezunlar Derneği desteğiyle 26 Nisan 2013’te Bilgi Üniversitesi Kuştepe Ka...
DEVAMI...


Hayata Dokun’an Üniversiteler

2010’dan bu yana her yıl İstanbul Merkezli tüm devlet ve belli başlı özel üniversitelerde yapılan üniversite öğrencilerine yönelik gerçekleştirilen konferans...
DEVAMI...


Tüm projeler için tıklayınız