anne
bir dönem mağrur ve dik başlı alevlerle
yandı kitaplar
karartma günlerinin izbe sokaklarında
düşünceler hüküm giydi hükümsüz zamanlarda
güvercin kanatlarına mühür de vuruldu
oysa
hiçbir güvercin uçmadan yapamazdı değil mi
biliriz
kaç karanfil soldurdu darağaçları
urganlara kaç ayıp asıldı
kaç şafak ağladı kızıl gözyaşlarıyla
ben hiç bu kadar korkmamıştım
sinsice sokulan karanlıktan
ellerini ver anne
o zamanda yoksuldu çocukların düşleri
ama yine de ekmek kavgası kadar onurluydu yaşamak
yaşamak bir çınar gibi
gölgeleyerek ayrıkotlarını
ve ölmek
bıçak gibi kesip bir yerinden hayatı
biz hiçbir zaman yel değirmenlerine yenilmedik
gül açtık kanadığımız yerden
bir de türkülerimiz vardı
baston gibi dayandığımız
biz hiçbir zaman umutsuzluğa devrilmedik
azığımızda bir tutam ışık vardı hep
kara günler için
inancımız vardı göğüs boşluğumuzda
büyüttük bir bebek gibi
susadıkça su verdik
yeşerttik
hadi şimdi anlat bana anne
kim bunlar
ben hiç bu kadar korkmamıştım
kimliksiz gölgelerden
Sevgi ve Saygılarımla,
Nuriye Zeybek