TRT sansüre doymuyor sevgili seyirciler. Geçtiğimiz hafta Çarşamba gecesi saat 01.35’te yayınlanan Son Umut (Children Of Men) filmi, ‘denetime’ takıldı. Clive Owen, Michael Caine, Ed Westwick ve Julianne Moore gibi ünlü oyuncuların başrollerini paylaştığı filmde, denetime, daha doğrusu sansüre konu olan sahne, Rönesans sanatçısı Michelangelo’nun 1500’lü yılların başında yaptığı Hz. Davut heykelinin görüldüğü kısımdı. Heykelin cinsel organı sansürlendi.
Yine geçtiğimiz hafta, Russell Crowe ve Christian Bale'in başrollerini paylaştığı 3:10 Yuma Treni (3:10 to Yuma) filmine TRT 'sırt ayarı' yapmıştı. Kadın oyuncu Vinessa Shaw'un bir sahnede yatakta yatarken çıplak olan sırtı yaklaşık 60 saniye boyunca sansürlenmişti.
Tepkilere karşı olarak da TRT’nin Milliyet gazetesine yaptığı açıklama da şu: “TRT’de denetim mekanizması 45 yıldır uygulanmaktadır. TRT bir aile kanalıdır. TRT’nin hukuki yükümlülükleri ve topluma karşı ahlaki sorumlulukları vardır. TRT, tıpkı diğer kanalların yaptığı gibi bir filmin orijinal sahnesini olduğu gibi yayınlamak mecburiyetinde değildir. TRT’yi sansürcülükle suçlayanlar, diğer kanallarda da denetimin uygulandığını fark etmiyorlar mı? Bu bir kuraldır ve sınırsız özgürlük hiçbir yerde yoktur.”
Asıl mesele işte bu açıklamada gizli. Davut heykeli bu kadara asırdır bir ‘ahlaksızlık’ abidesi miydi yani? Bütün dünyada bir başyapıt olarak sayılan bu esere bakarken kim tahrik olmuştu ki Davut’un cinsel organından? Sanatçının 3 yılda tamamladığı bu eserde dikkat çeken ilk unsurun cinsel organ olması, akılların nerede çalıştığının bir göstergesi değil mi?
Sınırsız özgürlük hiçbir yerde yokmuş. Ama sanat özgürdür. Çırılçıplak ortalıkta dolaşmıyoruz. Ama çıplak bir heykel de çağdaş hiçbir ülkede ahlakı zedelemez. Hatta sanat bu sayede toplumun cinsellik tabusuyla olan sessiz mücadelesinde çözümü sağlar. Yani sanat sayesinde, cinsellik ve diğer bütün tabular ortadan kalkar. Cinsellikle ilgili konuşacak olursak, bunun bir suç aracı olmasının önüne de engel koymuş oluruz. Siz çocuğunuza “aman mini etekli bakma, aman öpüşüyorlar bakma, aman Davut heykelinin cinsel organı bakma” derseniz, bunu durdurulamayacak bir merak haline getirirsiniz. Kaldı ki bir sanat eserindeki cinsellik unsurunu pornografi saymak, başka bir sorun göstergesidir.
TRT’nin başka kanallarda da denetimin olduğunu söyleyip sansürcülükle suçlanmaktan rahatsız olduğunu ifade etmesi, THY’nin uçuşlarda içki servisini kaldırmasına ilişkin savunmasıyla benzerlik gösteriyor. THY, bazı havayolu şirketlerinin su bile vermediğini söyleyerek savunuyor kendini. TRT de “başka kanallar da sansür yapıyor, niye ona bir şey demiyorsunuz?” türünden çıkışıyor. Ruh ikizi olan bu iki anlayış karşısında söyleyeceğim şu. Bazı havayolu şirketlerinin servisteki kısırlığı ve başka televizyon kanallarının da sansür uyguluyor olması, yasakçılığınızı ve sansürcülüğünüzü haklı çıkarmaz.
Şimdi de TRT’nin son dönemdeki, sansürde sınır tanımayan icraatlarını gözden geçirelim.
1.Yıllardır severek izlenilen Tosun Paşa filmindeki hamam kavgası sahnesi,"hamamda kadınlar görüldüğü" için TRT tarafından sansürlendi.
2. "Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü" filminde "seyircilerin hassasiyetleri" gerekçesiyle bazı sahnelerle birlikte, "Müslüman olmuşsun, Alevi mi Sünni mi?" sorusu da sansürlendi.
3. TRT Müzik kanalında yayınlanan “Radyo Günleri” adlı programa straples elbiseyle çıkan Nevra Günay Tosun, aniden programdan ayrılarak kıyafetini değiştirdi. Tosun’un kıyafeti nedeniyle program sırasında Ankara’dan uyarı aldığı öğrenildi.
4. 17. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri Töreni”ni daha önce canlı olarak yayınlayacağını duyuran TRT TÜRK, son anda karar değiştirerek ciddi bir sansür uygulayarak töreni banttan yayınladı. Törene katılan sanatçıların konuşmalarında iktidar muhalifi söylemleri dikkat çekiyordu.
5. TRT, Olimpiyatların kapanış töreninde çalınan John Lennon’ın Imagine şarkısını da sansürledi. Spiker şarkıyı “hayal edin ki; hayal edin ki hiç sınır olmasın, aslında zor değil ki öldürmek veya ölmek olmasın, hayal edin bütün insanlar hayatını barış içinde yaşasın” şeklinde çevirirken şarkının “no religion too” (dinler de yok) sözlerini makaslayarak çevirmemeyi tercih etti.
6.Araştırmacı yazar Deniz Şahin Radyo-1’de katıldığı bir programda, evrim teorisi hakkında konuştu. Ve bir kez daha davet edildiği halde kendisiyle bir daha program yapılamayacağına karar verildi.
7. TRT'de gösterilen 1965 yapımı Halit Ziya Uşaklıgil’in romanından senaryolaştırılan ve Halit Refiğ’in yönettiği Kırık Hayatlar isimli filmde öpüşme sahnesi ve kadın oyuncuların mini etek giydikleri sahneler kesildi. Muayene sahnesinde kadın oyuncunun göğsü ve sırtı özel bir teknik ile görüntüden çıkarıldı.
8. TRT'nin Arapça yayın yapan kanalında bir programa konuk olarak davet edilen Lübnan asıllı şarkıcı Jehan Barbur; kılık kıyafet uyarısı alınca yayına katılmayarak tepki gösterdi.
9. Geçtiğimiz günlerde ise Ayça Varlıer, TRT Okul’da katıldığı bir programda kılık kıyafet uyarısı almıştı.
Görüldüğü gibi TRT’nin sansürcü ve yasakçı eylemleri saymakla bitmiyor. Bunlar dışında şu an bile ne sansürler oluyordur yayın sırasında. Bir filmde muayene olan kadının sansürlenmesi, bu muayeneyi cinsellik içeren bir görüntü saymak demektir. Bir kadın konuğun ya da sunucunun dekolte kıyafetine karışmak, o kadını cinsel bir obje olarak görmektir. Ve bakış açısı, dekolte giyen kadına tecavüzü normal sayan kafayla da aynıdır.
Davut heykelinin cinsel organını sansürleyenlerinse, genel ahlakı korumaya soyunacağına, kendi ahlaklarını bir gözden geçirmesi gerekmektedir. Zira bir heykeli ahlakı zedeleyici görmek, ciddi bir ahlaki sorunun belirtisidir.
Doğan Özcan