Sosyal medya, çok hızlı bir gelişim içinde… Sayıları her geçen gün daha da artan internet kullanıcıları, yeniçağın gerekliliğine ayak uydurma çabasında…
Pek çoğumuz Facebook ilk ortaya çıktığında bunun içinde yer almamak için direnç gösterdik. En azından benim için öyleydi. Facebook yıllar önce irtibatı kestiğimiz arkadaşlarımıza yeniden ulaşmamız için önemli bir noktaya ulaşınca bu direncim kırılıverdi. Ancak Facebook zamanla sadece arkadaşlarımıza yeniden kavuşma işlevinin çok daha ötesinde bir mecra olduğunu gösterdi. Biz artık bu yolla kendi PR çalışmamızı yapmaktaydık. Farkındaydık ya da değildik. Bu önemli değil. Asıl önemli olan gelinen noktada Facebook’un profesyonel iş dünyası için, önemli bir tanıtım mecrasına dönüşmüş olması… Biz sıradan insanlar da işte böyle bir mecra içinde kendi tanıtım faaliyetimizi yürütüyoruz.
Bugüne gelene kadar, insanlar yeteneklerini sergilemek için çok sayıda yollar denedi. Ve hala geleneksel yöntemlerden olan yetenek yarışmalarıyla buna devam ediyor. Ancak artık bunun için gerekli şartlar o kadar güzel sağlandı ki televizyon programlarını aşındırmaya gerek kalmadı. Bugün yeteneğinizi sergilediğiniz bir videoyu, Youtube yoluyla insanlara ulaştırabiliyorsunuz. Herkes bunu kullanarak bir fenomen olma yolunda. Bu sayede meşhur olmuş çok sayıda isim sayılabilir. Hal böyle olunca, yeni medya, geleneksel olanı da şekillendiriyor. Geleneksel medya organları artık yeni medyanın içine dâhil olarak kendine bu platformda bir yer edinmeye çalışıyor.
Elbette ki bütün bunlar, artık daha hızlı yaşamayı seçen insanların eseri… Ortaya çıkardıkları bir işin hemen kabul görmesini ve izleyiciye ulaşmasını isteyen insanlar, sosyal medyayı etkin bir şekilde kullanmaya başladı. Bir televizyon programına çıkarak müziğini sergilemek isteyen bir müzik grubu, artık Youtube için hazırladığı basit bir video kliple amacına ulaşabiliyor. Televizyonlar da bunu yakın takibe almaya başladı. En çok tıklanan videoların sahipleri, böylece şöhret kapılarını aralayabiliyor. Ancak bu noktada bazı kolaycılıklar söz konusu… Bugün Youtube videolarının tıklanma sayısını artıran hizmetler satın alabiliyorsunuz mesela. Bunlara rağmen yine de gerçek yetenekler, hak ettikleri noktaya ulaşabiliyor. Müzik grubum için bir müzisyen aramak istersem hemen yarın bir big band kuracak kadar müzisyeni bu sayede bir araya getirebilirim. Üstelik yedekleriyle beraber…
Televizyon dünyası da internet ortamına kayıyor elbette. Televizyon dizileri bu yüzden etkin bir Twitter ağı oluşturmayı seçiyor. Yakında sadece internet üzerinden yayın yapan televizyon kanallarının sayısı tahmin edemeyeceğimiz kadar artacak. Bunu bilen yapımcılar, yüksek bütçeli yapımlarla izleyiciyi kaybetmemeye çabalasa da bu orta vadede pek sonuç vermeyecek, gibi görünüyor. Ve izleyici istediği içeriğe ulaşacağı yeni mecrasında mutlu, mesut yaşayacak.
Sosyal medya ile her bilgiye ve habere anında ulaşabiliyor olmanın konforuyla birlikte, kendi haberini oluşturabilmenin pratikliği de ayrı bir güzellik. Haber kaynağına yakınsanız, gündem oluşturacak bir haberi elinizdeki cep telefonuyla fotoğraflayıp, haberinizi oluşturabilirsiniz. Heyecan verici…
Bütün bu söylediklerim, bir şeyler üreten insanlar için geçerli… Sosyal medya, bunlar haricinde kalan geniş bir kesim için de fenomen olma savaşlarının görüldüğü bir meydan… Herkesin ‘filozof’ olduğu bir mecra… Başkalarına ait sözleri Twitter’da paylaşarak gününü geçiren o kadar çok insan var ki. Bu da işin bir yan etkisi sayılabilir. Örneğin Facebook durum güncellemenizde azıcık edebi bir şey paylaştığınızda, gelen yorumların en az üçü “çaldım” olabiliyor. Ve pek çoğu da kendine ait gibi paylaşıyor. İnternette gördüğümüz her şeyi kendimize ait sanıyoruz. Bu da başka bir yan etki…
Yine söylediğim gibi herkesin internet ortamındaki amacı, sosyal medya fenomeni olmak… Bizler farkında olmadan bir sınavın içine düşmüş oluyoruz aslında. Yaptığımız işler, yazdığımız yazılar ve diğer sosyal medya faaliyetlerimizle yeni medyanın birer unsuru olabiliriz. Ancak hepimiz değil. Bir zamanlar eline gitar alıp şarkı söyleyen herkes şarkıcı olmuş olsa da artık farklı bir iş yapmadan bir yerlere gelemiyorsunuz müzikte maalesef. Yarın da bu süreç sosyal medyadaki tüm faaliyetlerimiz için geçerli olacak. Yarın herkes sosyal medya fenomeni olacak belki. Ama sonraki gün sadece birkaçı sivrilecek. Onlardan biri belki de sensin. Kim bilir? Ancak geleneksel yükselme yöntemlerinden olan, başkalarının üstünde tepinerek değil, kendi ayaklarının üzerinde durarak…
Doğan Özcan