November 2024
SunMonTueWedThuFriSat
272829303112
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
1234567
 

Seni Bedenime Kazıdım Kapitalizm

www.dunya.com da yayınlanan bir haber dikkatimi çekti. New York’ta Rapid Realty adlı emlak firması şirketin logosunu dövme yaptıran çalışanlarına %15 prim ödüyor. Bu şaşırtıcı olayın başlangıcı, aslında bir şirket kararı da değil. Firma sahibi Anthony Lolli’nin Anadolu Ajansı muhabirlerine söylediği gibi, aslında şirket çalışanlarından Adam Altman’ın kendi isteğiyle şirketin logosunu vücuduna dövme yaptırmasıyla başlıyor her şey. Sonra da şirket jest olarak Adam’a %15 prim veriyor. Ama iş burada kalmıyor; şirkette dalga dalga yayılan bir dövme çılgınlığı başlıyor. İş bu aşamaya gelince de şirket ülke çapında ilgi odağa haline geliyor. %15 prim de böylelikle bir şirket politikası olarak benimseniyor.



Ancak Lolli daha dövme yaptırmamış. 800 personelin 48’inin katıldığı bu uygulamayı sayı 100’ü bulduğunda gerçekleştirecekmiş Lolli. İş çevrelerinden olumlu tepkiler alan bu uygulama çalışılanın “kuruma bağlılık” nişanı olarak algılanıyor. 

Bir insanın işini sevmesinde bir sıkıntı yok. Elbette ki sevmelidir. Bence ya sevdiğin işi yapacaksın, ya da yaptığın işi sevmeye çalışacaksın. Ancak burada sadece bir işi sevmek gibi bir durum yok. Çünkü mevcut sistemde, çalışan insanlar birer köledir. Ücreti ödenen köleler… Özgürlükleri alınmış, yerine tüketim çılgınlığı verilerek akılları boşaltılmış köleler… Ne yazık ki insanlar bu köleliliği gönül rızasıyla kabulleniyorlar. İşin en kötü yönü de bu… Bu haberdeki vücuda yapılan dövmeler, insanların bedenlerine kazıdıkları şirketlerin adları değil sadece. Aynı zamanda kapitalizm kanıksanmış oluyor. 

Bedenine kazıdığın şirket logosuyla duygulardan ve insanlığından kopmuş oluyorsun bir bakıma. “Hop, ne alaka?” dediğini duyar gibiyim bazılarının. Alakası var elbet… Kapitalist sistemde yaşıyoruz. O sistemin belirlediği rollere bürünüyoruz. O sistemin izin verdiğini yapıyoruz. İş böyle olunca bir insanın kendi rızasıyla çalıştığı kurumu vücuduna kazıması kaçınılmaz oluyor. Bunu yapmak dolaylı da olsa bedenini kapitalizmin hizmetine teslim etmektir aslında. 

Türkiye’de ise böyle bir şey görmemiz mümkün değil tabii. Ancak bizde de sistem bir yerlerimize kazınıyor farkında olarak ya da olmayarak… Örneğin birçok insan HES’ler, Nükleer santraller ve diğer pek çok doğa tahribatı sebebi yerlerde çalışmak için sıraya girecek. Kentin dokusunu yok eden AVM’ler için de böyle bir insan kuyruğu olacak. Sırf oralara işe gireceği için bu kötülük sebeplerini sineye çeken toplum, sistemi daha gizli, ama daha kalıcı bir şekilde kazımış olmalı beynine. Bir ton kömüre, iki kilo bulgura oy verenler de öyle… Belediyelerde ve diğer devlet dairelerinde iş bulmak için iktidar partisinin seçim çalışmalarında çalışanlar da… 

Elin Amerikalısı koluna, bacağına çalıştığı şirketi kazıtmış, çok mu? Öte yandan bizim insanlar yaptırsa ne olacak ki? Dövme kalıcı diye işte mi kalıcı… Spekülatif parayla dönen bir ekonomide Hint kınasıyla yapılan geçici dövme bile silinene kadar kaç defa batar firma… Kaç defa işten çıkarılır insanlar… Ama olsun, bir kere içimize kazımışız sistemi… O hep var olacak.

ABD’deki olayın bana düşündürdüğü daha çok şey var. Bunlardan en önemlisine değinip bu yazıyı sonlandırayım yavaş yavaş. Şirket çalışanlarının dövmeyi neden yaptırdıklarının cevabı özetle şu... “Gelirimiz arttı. Hem de kendimizi bir ailenin ferdi gibi hissediyoruz.” Bu aitlik duygusu, devletlerin halkı yönetmek için kullandığı en önemli yol. “Bana bağlılığını kanıtla, seni koruyayım.” 

En nihayetinde bütün bu olanlar, gelecekteki insanlığın bu aitlik duygusuyla daha çok yaşayacağını söyleyebiliriz. Ancak o aidiyet kaynağı, bunu başınıza çorap örmek için kullanmaya devam edecek. 

Bir çip yerleştirecekler daha doğduğunda insana. O çiple ne yapacağını, ne kadar kazanacağını, nerede yaşayacağını, genel olarak ifade etmek gerekirse kim olacağını belirleyecekler. İşin garibi bu çip zorla değil, gönül rızanla takılacak sana. Dünya vatandaşlığı diyecekler adına ve bunun heyecan verici ihtişamıyla boyanacak gözün. Dövme de neymiş? Mıh gibi ruhuna yerleşecek sistem. Buna hazır mısın?

Doğan Özcan

 
Hayata Dokun Derneği Kütüphanesi

Eğitimin sosyal hayatın desteklenmesi gereken yegane unsur olduğunu öngören Derneğimiz, 2012 yılından bu yana; Van, Muş, Tekirdağ, Diyarbakır, Trabzon ve İzmir illerindeki köy okullarına kütüphaneler açmaktadır. Her yıl ortalama 5 kütüphane açan derneğimizin...
DEVAMI...


Jehan Barbur Şarkılarıyla Hayata Dokunuyor Konseri

Sanatçı Jehan Barbur’un Hayata Dokun Derneği yararına verdiği konser İstanbul Bilgi Üniversitesi Mezunlar Derneği desteğiyle 26 Nisan 2013’te Bilgi Üniversitesi Kuştepe Ka...
DEVAMI...


Hayata Dokun’an Üniversiteler

2010’dan bu yana her yıl İstanbul Merkezli tüm devlet ve belli başlı özel üniversitelerde yapılan üniversite öğrencilerine yönelik gerçekleştirilen konferans...
DEVAMI...


Tüm projeler için tıklayınız