Geçen haftaki yazımdan sonra, ‘Tamam, depresyonu kabul ediyorum, bu gücümü görebilmem için bir fırsat; anlıyorum, ancak hala devam ediyor, hiçbir şey yapmak istemiyorum.’ diyenler için:
Yaparsan olur. Yapmazsan bir ihtimal her şey olduğu gibi kalır, muhtemelen katlanarak büyür.
Depresyonda olduğunuzu düşünüyorsanız bu durumu çok büyütmemeniz gerekir. Öncelikle depresyon çok yaygındır ve işin ilginç yanı, depresyondaki kişiler genelde bunun sadece kendilerinin yaşadığını düşünürler.
Bu durumdan dolayı zayıf bir insan değilsiniz, sadece düşünce yapınız buna yatkın… Çünkü genler, hormonlar, çocukluk anıları; insanın nasıl düşündüğü ve hissettiği konusunda etkili olurlar. Ve duygular genellikle nasıl düşündüğümüz ile ilgilidir.
Olaylar hakkındaki düşünce şeklinizi, hatta temel inanç ve değerlerinizi bile değiştirebilirsiniz ki bu da duygu durumunuzda istediğiniz değişikliği yapabilme gücünüz var demektir.
Ancak mükemmeliyetçi olmanın gereği yok şu an, ufak adımlarla başlamakta fayda var; her zaman ilerleyiş damla damladır ve ancak tekrarla istediğiniz sonuçlar gerçekleşebilir. İçten ve devamlı bir uygulama zaman içerisinde kendini gösterecektir.
Bu durumda insanlardan soyutlanmış bir yaşam sürmeyin. Yürüyüşe çıkın, arkadaşlarınızla bir arada bulunun, kendinize bir uğraş bulun. Sizi üzen, kederlendiren durumlardan, aktivitelerden kaçının. Korku ve şiddet içeren filmleri izlemeyin. Sürekli gülümsemeye çalışın çünkü kısa bir zamanda göreceksiniz ki gülmek depresyon dâhil birçok sorununuzu çözmenize yardım edecektir.
Egzersiz yapın. Böylece hem gerilmiş kaslarınızdaki sıkışan enerji açığa çıkar, hem de beyinde endorfin ve seratonin hormonlarının üretimi artar ki, bu hormonların hepsi sizi enerjik ve mutlu hissettirecektir.
Yapılabilecek o kadar çok şey var ki... Nefes terapileri, masaj, aromaterapi, çocuklarla zaman geçirmek, bir şeyler üretmek, birilerine yardım etmek… Biraz yavaşlamak ve beklemek kendini… Başkalarının ne yaptığına değil de kendine odaklanmak… Evet, biliyorum, çoğu insan size kötü davrandı, belki eşiniz ihanet etti, patronunuz işten kovdu, en iyi arkadaşınızın ihanetine uğradınız, aşk acısı çekiyorsunuz ve bütün bu olanları hazmedemiyorsunuz. Pekiyi, ya insanın kendine yaptıkları? Kendinizle aranız nasıl? Hiç düşündünüz mü bunu?
Gereği kadar ilgileniyor musunuz, yoksa başkalarının yaptıkları ve yapmadıklarıyla uğraşmaktan bir türlü vakit olmadı mı? Yoksa başkalarını suçlamak, onları kötülemek sorumluluğu üzerinize almadığınız için daha kolay mı acaba? Ancak yaşadığın hayat sadece senin ve kimse yerine yaşayamaz senin hayatını; ona sahip çıkmak, ucundan köşesinden bir yerlerinden başlamak...
Ancak sen yaparsan olur.
Makalem hakkında, görüş ve önerilerinizi http://www.hayatadokun.net/?page_id=6 sayfasından bana iletebilirisiniz. Hayata Dokun ilke kararları gereğince kimlik ve iletişim bilgileriniz 3. Kişi ve kurumlarla paylaşılmayacaktır.
Sevgi ve Saygılarımla,
Selin Avcılar