Medeniyet dediğin… Bir seçimdir belki de….
İnsanlık kaç yaşındaysa, bu topraklarda yaşayan bizler de aynı yaştayız elbet. Pekiyi, madem aynı tohumdan geldik ve serpildik dünyaya, neden farklılaştık birbirimizden bu kadar? Bunca renk, bunca ses, bunca kültür, bunca icat… İnsanlığı birbirinden bu kadar uzak noktalara fırlatıp savuran ne oldu acaba? Dinler, imparatorluklar, devrimler, savaşlar, tröstler, cuntalar…Sanayileş-me, küreselleş-me, demokratikleş-me, liberalleş-me, sosyalleş-me…Dur! Yap-ma…Seç-me….Önce anlatayım ben sana, seçeneklerin neler…
Ne kuramlar yetişebildi bu hıza, ne de nice dehalar. İnsanlığın hızına, insanlığın fikir anneleri ve babaları bile yetişemedi. Özgürlüklerin ve özgür seçimlerin olduğu bir dünyada yaşadığını zanneden çoktan seçmeli müşteriler olduk yalnızca… Gazlı içeceklerin, şekerlemelerin, sakızların, sütlerin, kremaların bin bir çeşidi arasında seçim yapıyoruz. Hansel ve Gratel masalı gibi, pastadan bir ev gördük ve seçim yaptığımızı zannettik. Seçimlerimizin bize zarar getirebileceğini hesap etmedik. Bize sunulanlar kadar seçim hakkımız var, ama olsun, bazen sadece bunun bile kavgasını yapabiliriz. Daha çok seçim yapabilmek için kavgalıyız toplumun tüm fertleriyle, ama bunların doğru ya da yanlış olma ihtimali ilgilendirmiyor bizi. Artık sadece seçim yapmak istiyoruz.
Oysa bizim seçmemiz gereken bir yaşamımız var. Hayatı yaşanır kılan sebeplerimiz, amaçlarımız ve bunların yol ayrımına götürdüğü değerler arasında yapmamız gereken seçimler. Doğru tarafta yer almak, haklının yanında durmak, yanlışa “yanlış” demek, medeni bir yaşam yaşamak isteği; bir seçim midir? Ya medeniyet? Artık o da bir seçim objesi, market rafında duran, türlü çeşidi olan, ambalajlı, etiketli, birilerinin çoktan seçip ürettiği ve tüketmemizi istediği bir seçim. Ali’nin bize sunduğu medeniyet ile Veli’ninki arasında düşünüp duruyoruz. Birinin ak dediğine, diğeri kara diyor. Aslında hepsi, bizi düşünüyor, bizim için, bizim yerimize!
Asıl olan budur, verdiğimiz kararın değeri değil. Asıl olan seçmektir. İnsanlığımızı besleyen tek şey seçim yapabilme kapasitemizdir, değerlerimiz değil. Seçerek tüketiyoruz, tükeniyoruz, ama, başkalarının seçimlerini… Toplumsal iyi ve toplumsal fayda, her ne ise, birileri tarafından seçilip sunulmakta önümüze…
İpek Gökbel